La bataille de Prévéza
Khizir Khayr ad-Dîn (turc : Barbaros Hızır Hayreddin Paşa, arabe : خير الدين Khayr ad-dīn, bienfait de la religion) dit Barberousse, fut un grand marin de l'Empire ottoman, ayant occupé les postes de beylerbey (gouverneur-général) de la régence d'Alger et de kapudan pacha (grand amiral).Né vers 1478 dans l'île de Lesbos, mort le 4 juillet 1546, il était le frère cadet d'un autre célèbre corsaire, Arudj Reïs.
Khayr ad-Din Barberousse Pacha
La bataille de Prévéza
Certains historiens soutiennent que la bataille de Prévéza est la plus grande victoire navale de l'histoire turque.
 
Ce revers du camp chrétien assure aux Turcs et aux corsaires barbaresques la suprématie en Méditerranée jusqu'à la bataille de Lépante en 1571. En effet, Venise décide d'adopter une attitude de neutralité, et dans ces conditions, Charles Quint (roi d'Espagne et empereur d'Allemagne) n'a plus la capacité de réunir une flotte suffisante
La bataille de Prévéza
La bataille de Prévéza, livrée le 28 septembre 1538 au large de Prévéza, sur la côte Ouest de la Grèce, oppose au cours de la guerre vénéto-ottomane (1537-1540), la flotte ottomane, commandée par Khayr ad-Din Barberousse, et la flotte hispano-vénitienne de la Sainte Ligue, commandée par l'amiral génois Andrea Doria.
Histoire de France : année 1543
(Règne de François Ier depuis le 1er janvier 1515)
 
Henri VIII, déjà brouillé avec François Ier, acheva de rompre avec lui, sur ce que ce prince avait empêché le mariage qu’il voulait faire de son fils Edouard avec Marie Stuart, encore au berceau (c’est elle qui épousa depuis François II). Il se lie avec Charles-Quint, de qui il avait cependant reçu et à qui il avait fait de plus grands affronts, ce qui se pardonne encore moins. François Ier, de son côté, a recours de nouveau à Barberousse, avec lequel il traitait par le moyen du baron de la Garde, autrement dit le capitaine Paulin, son envoyé à Constantinople.
 
Lors d’une nouvelle campagne, François Ier fonde tout son espoir sur la coopération des Turcs. Il ne dépense pas moins de 800 000 écus pour attirer en Europe le roi corsaire Cheir Eddyn Barberousse, qui était amiral de Soliman. Ce roi d’Alger amène lui-même sur les côtes de Provence sa redoutable flotte ; un fils du duc de Vendôme, le comte d’Enghien, va l’y joindre avec un corps nombreux de noblesse française ; ensemble, ils prennent, le 10 août 1543, la ville de Nice, dernier asile du duc de Savoie, oncle du roi : ce prince n’avait cependant jamais donné aucun sujet de plainte à François, et n’était pas même en guerre avec lui.
 
Barberousse passe ensuite l’hiver à Toulon, ravageant sans ménagement la Provence, où il était reçu comme ami, et y enlevant des milliers de paysans pour recruter la chiourme de ses galères. La France ne pouvait recueillir aucune espèce d’avantage de la dévastation du comté de Nice ou des ravages en Italie, mais c’était elle qu’on accusait de ce que Barberousse, appelé par elle, avait enlevé sur toute la longueur des côtes, de Monaco jusqu’à la Sicile, des milliers d’esclaves : aussi, cet outrage fait à la religion, à la civilisation et à l’humanité, excita contre la France une réprobation si universelle qu’elle ne pouvait plus trouver en Europe un seul allié. Le roi du Danemark, avec lequel elle avait traité depuis peu, et les princes protestants d’Allemagne, rompirent toute relation avec elle.
 
La guerre se fait de tous côtés, dans le Luxembourg, en Brabant, en Picardie, en Piémont. Les Impériaux sont battus par les troupes du duc de Clèves, qui est obligé bientôt après de s’accommoder avec l’empereur. Le duc d’Orléans, revenu aux Pays-Bas pour réparer la faute qu’il avait faite l’année précédente, et ayant sous lui l’amiral d’Hennebaut, fait la conquête du duché de Luxembourg. Du Bellay prend Landrecies, que Gonzague de Mantoue voulut reprendre. Le roi lui fait lever le siège.
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa, son deniz seferine çıkmak üzere 28 Mayıs 1543'te İstanbul'dan ayrılır. Kumanda ettiği Osmanlı Donanması'nda 154 parça gemi vardır. Seferin amacı Fransa'ya yardım etmek, bu devletin imparator Şarlken tarafından yutulmasını engellemektir.
 
Barbaros, İtalya ile Sicilya arasındaki Messina Boğazı'nı geçerken, boğazın iki kıyısındaki Messina ve Reggio şehirlerini zapt eder. Napoli ve Roma arasındaki Gaeta şehrini alır. Roma'nın 15 km ötesinde, Tiber ırmağı ağzında bir liman olan Ostia'da demirler. Roma'yı almak ister. Fakat Osmanlı Donanması'ndaki Fransız elçisi Polin, Barbaros'un ayaklarına kapanarak bu işten vazgeçmesini diler. Fransa Türkler Roma'ya girerse Hristiyan aleminin nefretini üzerine çekeceğinden korkuyordur. Barbaros şehrin işgalinden vazgeçer. Ostia ve çevresindeki halk Türk denizcileri onlara yiyecek, içecek armağan ederek uğurlar.
 
Fransa Kralı, Nice Şehri'ni Ceneviz ve İspanya işgalinden kurtarmak amacıyla Kanuni Sultan Süleyman'dan yardım ister, bunun üzerine Barbaros Hayrettin Paşa sefere çıkar. Türk Donanması, 11 Temmuz'da Fransa'nın Toulon Limanı'na varır, birkaç gün kaldıktan sonra Marsilya limanına girer.
 
44 parçalık Fransa Donanması direklerine Osmanlı bayrağı çekerek, Osmanlı Donanması'nı top ateşiyle selamlar. Barbaros Hayrettin Paşa Fransa'da ve Avrupa'da "Cezayir Kralı" olarak tanınıyordur. Onun içindir ki bir krala yapılan törenle karşılanır. Türk Donanması'nı görmek için halk kıyılara dökülmüştür. Türk Donanması Marsilya' da 16 gün kalır. Leventler şehri ve çevresini gezerler. 5 Ağustos'ta Marsilya' dan Toulon'a hareket edilir. Müttefik donanma Tulon Limanı'na girdiği gün, Kanuni Sultan Süleyman da Estergon'u fethetmiştir. Barbaros, o zaman Şarlken himayesinde olan Nice şehrini alarak Fransa'ya vermek ister. Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa, Nice'in etrafına hendekler kazdırtır. Şehir 20 Ağustos'ta teslim olur. Barbaros Hayrettin Paşa, Nice'in anahtarını Kanuni Sultan Süleyman adına kabul eder, ardından Nice'i Fransa'ya bırakıp ayrılır. Ancak Türkler çekildikten sonra şehir Fransızlar tarafından yağmalanır. Kot Dazür'ün incisi olan bu şehrin fethi, Türklere on şehide mal olmuştur.
 
Bundan sonra Kot Dazür limanlarını dolaşan Türk Donanması kışı geçirmek için Toulon Limanı'na girer. Fransa Kralı I. Francois, şehri ve çevresini geçici olarak Türklere verir. 16 Eylül 1543'te, Toulon ve çevresinin, Türk Donanması Fransa'da kaldıkça Türk hakimiyetinde olacağını bildiren antlaşma imza edilir. Şehre Türk bayrağı çekilir, şehir ve çevresi o yılki vergilerini Türk tahsildarlara öder. Bu olayın hatırasını yaşatmak adına Fransızlar Toulon Belediye Sarayı'na Türk Donanması'nı limanlarında gösteren bir tablo yaptırıp astırırlar. Tablonun üzerinde bir Fransız şairin bu münasebetle yazdığı şiir vardır. Bu şiirin son iki mısrasında şöyle deniyordur:
 
"BU GÖRDÜĞÜNÜZ, HEPİMİZİN İMDADINA GELMİŞ OLAN BARBAROS VE ORDUSUDUR."
 
Türk Donanması Toulon'da 8 ay kalmıştır. Bu müddet içinde Barbaros-zade Hasan Reis ve Salih Reis gibi değerli Türk Amiralleri, İspanya ve İtalya kıyılarını bombardıman ederler. Bu 8 ay imparator Şarklen'i çok yıpratır. İkinci bir Preveze macerasına hevesli görünmeyen düşman donanmasından iz yoktur.
 
Barbaros'un Fransa seferine katılan Matrakçı Nasuh'un bizzat yaptığı minyatürler, bugün elimizdedir. Matrakçı Nasuh matematik ve geometri konusundaki ihtisasını bir kenara bırakırsak, en sağlam Türk minyatürcülerinden biridir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamış, Barbaros Hayrettin Paşa'nın haçlı donanmasıyla çarpıştığı savaşa katılmış ve yol boyunca uğradıkları limanların minyatürünü çıkarmıştır. O liman minyatürleri denizcilik müzelerinde mevcuttur.
 
Bu minyatürler Fransız limanlarına bir Türk gemisinden bakarak yapılmıştır. Fransız tarihçisi Madam Jeanne Laroche bu minyatürlerin, Fransız limanlarının XVI. asır ortalarındaki topoğrafyasını bütün teferruatıyla dikkate değer bir doğrulukla aksettirdiğini yazmaktadır. Marsilya, Toulon, Nice, Antibes gibi şehirler limanlarında yatan Türk Donanması ile beraber, zarif çizgiler ve parlak renklerle gösterilmiştir.
 
Matrakçı Nasuh, kısmen manzum, kısmen mensur olarak Osmanlı Donanması'nın Fransa seferini de anlatır. Fransız limanlarının Türk gemileriyle uçsuz bucaksız lale tarlasına benzediğini yazar. O zaman Toulon 5000 nüfuslu küçük bir limandır. Osmanlı Donanması'nda ise, forsalar hariç 29.440 levent vardır. Bu nüfus bir yıl için, Toulon'daki Fransızları azınlıkta bırakır. Fakat leventlerin çoğu gemilerinde kalırlar. Fransız halkı Türk idaresinin getirdiği yeniliklerden çok memnundur. En küçük bir zabıta olayının geçmediği bu bir yıl içinde , tam bir huzur ve sükunet hüküm sürer.
 
Osmanlı Donanması, 1544 yılı Nisan ayında Toulon'dan ayrılır. Bir yıl, üç ay süren seferden sonra İstanbul'a döner. Bu, 72 yaşında bulunan Kaptan-ı Derya Barboros Hayrettin Paşa'nın denizlerde geçen hayatının son seferi olur. İstanbul'a döndükten 2 yıl sonra şan ve şeref içinde geçen hayatını tamamlar.
 
Kaynak:
 
ÖZTUNA Yılmaz,"Türk Tarihinden Yapraklar", Ötüken Neşriyat A.Ş, İstanbul,2008
Sultan Süleyman'ın Avrupa siyaseti hususunda üzerinde en hassas durduğu konulardan birisi şüphesiz Fransızların Kutsal Roma Germen İmparatorluğu tarafından yutulmalarını engelleme konusunda olmuştur. 1525 yılında 1. Fransuva'nın annesinin gönderdiği mektuptan bu yana Osmanlı resmen Fransa'nın hamiliğini üstlenmiş, her fırsatta askeri ve ekonomik yardım yapmaktan çekinmemiştir. Şu meşhur kapitülasyonlar da bu amaçla verilecek, Fransa'nın birleşik Şarlken birliklerine karşı daha güçlü konumda olmasına çalışılacaktır.
 
Şarlken, 1532'de meydana gelen Sultan Süleyman'ın o meşhur Alman Seferi'ni unutmuş gibidir. Kardeşi Ferdinand'ın imzaladığı ve protokolde Osmanlı sadrazamına denk sayıldığı İstanbul Antlaşması'nın üzerinden 11 sene geçmiştir. Şarlken, yeniden Fransa üzerindeki emellerini hortlatmaya başlamıştır. Kanuni, Şarlken'e yeni bir ders vermenin zamanı geldiğini düşünür. Zaten Fransuva da bu tazyikler karşısında elçi göndererek Osmanlı'dan yardım ister. Divan'ın aldığı karar neticesinde Barbaros Hayreddin Paşa, Fransa'ya gönderilir. Gidecek ve Fransa'ya yerleşecektir. O orada olduğu müddet zarfında İspanyollar ve Almanlar, Fransızlara sataşamayacaktır.
 
1543 yılının Mayıs ayının son günlerinde 154 parça gemiyle yola çıkan büyük kaptan, İtalya kıyılarına uğruyarak yoluna devam ediyordu. Her bir uğradığı liman ve şehir karşı koymadan teslim oluyordu. Önce Sicilya tarafına geçti.
 
Buradaki şehirler hemen teslim oldular. Napoli ve Roma arasındaki kaleleri alarak Roma şehrinin içinden geçen meşhur Tiber Nehri'nin denize döküldüğü Ostia Limanı'na girdi. Roma ayaktaydı. Yoksa bu büyük denizci, Fatih'in yarım bıraktığı işi tamamlayacak ve Roma'yı ele mi geçirecekti?
 
Fatih döneminde tüm mel'anetin merkezi Roma idi ama şimdi merkez İspanya'ya kaymıştı. Roma'yı almak sadece bir boy gösterisi olabilirdi. Hayreddin Paşa bunu yapmak istiyordu. Telaş içindeki Romalılar şehri boşalttılar. Yüzyıllar önce Hannibal'ın yaşattığı korkunun bir benzeri yaşanmaktaydı. Fakat Hayreddin Paşa'ya refakat eden Fransız elçisi bu harekatı önleyecektir. Yılmaz Öztuna'nın tabiriyle Fransız elçisi kendisini, Hayreddin Paşa'nın ayaklarının altına atacak ve böyle bir harekatın Fransa'ya fayda getirmeyeceğini, papanın krallarını afaroz edeceğini yalvararak anlatır ve vazgeçmesini rica eder. Barbaros, Roma'yı bırakarak yoluna devam eder.
 


İstanbul'dan ayrılalı 40 gün olmuştur ki, muhteşem Osmanlı donanması Fransa kıyılarında gözükür. Osmanlı'nın 154 gemisine karşılık Avrupa'nın en kalabalık ve denizlere nazır ülkesi Fransa'nın sadece 45 gemisi bulunmaktadır. Hayreddin Paşa'nın donanması Toulon'a demirler.
 
Daha sonra Marsilya'ya geçecektir. O ihtişamlı Osmanlı kadırgalarının Marsilya Limanı'na giriş sahnesi Osmanlı minyatür ustaları tarafından çizilmiştir. Bugün bu minyatürleri limandaki yüzlerce gemi içinden acaba hangisi Barbaros'u taşıyordu diye heyecanla incelemekten kendimizi alamıyoruz.
 
Bu seferin amacı Şarlken'e bir ders daha vermektir. O günlerde Kutsal Roma'ya bağlı olan Nice kuşatılır. Kısa sürede ele geçirilir. Hayreddin Paşa Nice'yi Fransızlara teslim eder. Kaynaklar, şehre giren Osmanlı askerlerinin kimseye zarar vermediği halde, şehrin Fransızlara teslimi sonrasında Fransız askerlerinin yağma ve zelümlerini teferruatlarıyla anlatırlar.
 
Hayreddin Paşa'nın Fransa'ya teşrifi Kral 1. Fransuva'nın da keyfini yerine getirmiştir. Etekleri zil çalarak Hayreddin Paşa'ya merakla mektuplar gönderir. Güney Fransa'nın en büyük kıyı şehirleri Osmanlı egemenliğine bırakılmıştır. Osmanlı donanması burada ne kadar kalırsa kalsın şehirler Osmanlı yönetimine tabi olacaktır. Burada kalınan iki seneye yakın süre zarfınca Marsilya, Toulon gibi şehirlerde 5 vakit ezan okunacak, Osmanlı kanunlarıyla yönetilecektir. Fakat her olay, Fransızların samimiyetsizliğini ortaya dökmektedir. Barbaros'un Kanuni'ye yazdığı bir mektupta geçen, "Sultanım bu Fransızlar samimi değiller, gemilerine barut fıçısından çok şarap fıçısı yüklüyorlar." sözleri aslında her şeyi anlatmaktadır.
 
Sultan Süleyman'ın siyasetine göre Osmanlı'nın Kutsal Roma'ya karşı gerçekleştirdiği her bir harekat, dev Şarlken'in köklerinden birini koparmayı amaçlamaktadır. Bu seferde de beklenen netice alınır. Kendisini Avrupa'nın imparatoru gören adam, burnunun dibine gelmiş bir denizci karşısında tir tir titremektedir. Kanuni'nin her bir hareketi, Şarlken'in Avrupa kamuoyunda itibarını iki paralık etmektedir. Şarlken, Fransa ile sulh yapmak zorunda kalır.
 
Bu sefer, büyük denizci Barbaros Hayreddin Paşa'nın son deniz seferi olacaktır. İstanbul'a dönüşten kısa bir süre sonra vefat edeceği içine doğmuşcasına, bu sefere çıkmadan önce Mimar Sinan'a bir vazife vermiştir. Kendisi için Beşiktaş sularının dibinde bir türbe inşa etmesini isteyecektir. Bu isteğini bildirirken kullandığı cümleler ise son derece manidardır. Bir dava adamının ölüm dahi gelse davasından ayrılmaması gerektiği dersini bizim kulaklarımıza küpe gibi çaktığı o sözler sanki hala Beşiktaş sahillerinde çınlamaktadır:
 
"Beşiktaş sularına yakın bir türbe yapasın ki, yattığım yerden dalgaların sesini duyabileyim."
 
------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu sayfadaki yazı Tarihçi-Yazar Talha Uğurluel'in "Kanuni'nin Akıl Oyunları" isimli kitabından alıntıdır.
Bu linklerden kitaba ulaşarak kitabı satın alabilirsiniz: D&R | Timaş | İdefix
Khayr ad-Din Barberousse
Barbaros Hayrettin Paşa
   Accueil   Relation FR-TR  Actualités    Voyages    Culture    Histoire  İnfos Pratique  Contact    Archive   
À partir du 01.01.2016
Polygone.info fait des émissions sur internet, laïque, démocratique et apolitique. Leurs  émissions  a pour objectif de promouvoir l’amitié entre les Turcs et les Français, de favoriser les liens entre les deux communautés, les deux pays, en organisant des activités et des rencontres : culturelles, sociales, amicales et récréatives.
Polygone.info